2017 - ANNE BEBEK
Aslında içinde dünyaları barındıran bir başlık. Çocuk belli zamanlarda kitap okumaya teşvik edilmelidir.  Ama şu da vardır ki ebeveynlerin yapmadığı bir şeyi çocuktan beklemek yanlış olur.  
Çocuğunuzun sürekli kitap okuması yönünde baskı yapıp, eğer anne ve baba olarak bu yönde bir eğilim göstermiyorsak bu iki yüzlülük olur. Çünkü çocuklar ilk olarak anne ve babayı örnek alırlar. Eğer anne babada hoşa gitmeyen bir davranış varsa bu zamanla çocuğa sirayet eder. Çocuğunuzda ki davranışlar hoşunuza gitmiyorsa öncelikle kendinizi daha sonra çevrenizi kontrol etmelisiniz. 
Yani ebeveyn olarak biz tv izliyor ama çocuğumuzdan tv izlememesini, kitap okumasını istiyorsak örneklik açısından çelişki oluşturur. Çocukta doğası gereği bunu sorgulayacaktır. 
 Tabi ki tv izlemeyin demiyorum( aslında tv izlemeyin).  Ama bunun bir ölçüsü olduğuna inanıyorum. Mesela çocuktan kitap okumasını istiyorsak, televizyonu kapatın, mümkünse çocuğunuzla birlikte okuyun. O an siz müsait değilseniz veya okumak istemiyorsanız birlikte okuyamayacaksanız bunu çocuğunuza açıklayın. Tabi bu durum çocuğa sadece kitap okuma alışkanlığı kazandırma sürecinde geçerli olduğunu düşünüyorum. 
mesela benim annem hiç kitap okumazdı, hatta benim okuma yazması bile yoktu ama bizim kitap okumamız için gereken hassasiyeti gösterirdi. Yani bir nevi çocuk ailenin ayak izini takip eder. 

Çocuk eğitiminde ve kültür seviyesinin gelişmesi için kitapla haşır, neşir edilmelidir. Gelişen yüzyılımızda artık bebekler için bile kitaplar bile bolken, okuma yazma bilen çocuklarımız için kitaplar deryadır. 

Bence çocuğa kitap alışkanlığı kazandırmanın bir diğer yolu ona aldığımız kitaplar için çocuğun duygu dünyasını destekleyecek bir kütüphane oluşturmak olabilir. Kocaman bir kitaplığa gerek yok. 2'li raflar, bir masanın kenarı, bir sehpanın üstü bile yeterli gelebilir. 
Çocuk bunun kendine ait olduğunu bilince daha özgüvenli olacağını düşünüyorum. Çocuklar kütüphanenin kazandırdığı o güzel atmosferi büyüyüp yetişmesi onun geleceğini olumlu yönde etkiler. 

Hasan el-Benna bir eserinde evde kurulacak bir kütüphanenin faydasını şöyle anlatmaktadır:
'' Basit veya kitap sayısı az da olsa evde bir kütüphane oluşturmanın gerekliliğini ifade etmek  istiyorum. Bu kitaplar, islam tarihi, islam alimlerinin ve büyüklerinin biyografileri, islami yolculuklar ve fetihleri konu alan kaynaklar olmalıdır.  Sağlık için eve bir ecza dolabı  nasıl gerekliyse akıl ve düşüncenin ıslahı için de islami bir kütüphane kaçınılmazdır. Magazin hayasız ve ahlaksız basın yayın karşısında çocuklarını bunlardan baskı ve tehditle engelleme yerine( çünkü böyle bir yöntem onların merak edip daha çok yönelmelerini beraberinde getirir) onları iyiye güzele yönelten faydalı kitap dergi ve gazetelere yönlendirilmelidir.

Çocuklarda Duygusal Dünya

Duygu gelişmekte olan çocuğun dünyasında geniş bir yer tutar. Ona kimlik kazandırır ve ruhunu olgunlaştırır. Çocuklarımıza verdiğimiz duygular dengeli olmalıdır. Aşırı duygu çocuğu şımarık, zayıf, azz duygu ise çocuğu katı, sert bir insan haline getirir. Duygusal yapı çocuk ruhunun olgunlaştırılmasında önemi büyüktür.
Duygunun temel kaynağı anne babadır.
Evladınıza erdiğiniz sıcak duygu çocuğunuzun sizi sığınak olarak görmesini sağlar.


                                                                                           Çocuklara Merhamet Göstermek

İlk öğrendiğimde bana çok ilginç gelmişti lakin evladınızı öpmenin tesiri çok büyükmüş. Mesela çocuğunuz öfkeli veya heyecanı ( halk arasında yaramazlık) hiç dinmediği anlarda sükûnete kavuşturuyor. Öpmek çocuğun kalbini sevgi ile doldurur. Onun kalbinin içini açar ve çevresine karşı duyarlı olmasını sağlar. Evladı öpmek bir merhamet göstergesidir.
Ebu Hureyre(ra) anlatıyor: Peygamber (sav) Hz. Ali'nin oğlu Hasanı öpmüştü. Derken Akra b. Habis;
''Benim on çocuğum var, onlardan hiçbirisini öpmedim, dedi. Bunun üzerine Peygamber (sav):
''Merhamet etmeyene merhamet edilmez buyurdu.''
Çocuklar aslında birer merhamet timsalidir. Onların dünyasına girip azıcık incelediğimizde, kendinden yaşça büyük insanlara oranla nasıl merhamet ettikleri görülecektir.
Eğer bir işin varken çocuğun seni ısrarla rahatsı ediyor veyahut sürekli çağırıyorsa biz yetişkinlein ilk önce sinirleri devreye giriyor ve sonuç olarak ya çocuğumuzu azarlıyoruz ya da hırpalıyoruz. Aslında tam da bu an da sinirlenmeyip çouk olduğu için merhamet göstersek onunla neden bunu yaptığını konuşşak sorunu çözüme ulaştırmış olucaz. Ben bu şekilde 1,5 yaşındaki kızımla aramdaki sorunları çözebiliyorum. Evet belki o konuşamıyor ama bu demek değil ki benim konuştuğumu da anlamıyor.
Gayet iyi anlıyor, işine gelirse problemimiz çözülüyor gelmezse de unutturma çalşıyorum.


Çocularla Oyun Oynamak

Aslında bu başlı başına ayrı bi konu ama burda da merhametin bir göstergesi olduğu için bahsetmek istşyorum . Çocuk dünyasının neredeyse %70 oyundur. Sabahın  erken saaatlerinden gece yarılarına kadar, hastayken, sağlıklıyken  yani hemen hemen her an onlar için oyundur.
Oyun çocukların en tabi hakkıdır  ve anne-babanın çocuğuyla oyun oynaması merhamettendir. Çocuğunuzla oynadığınız 25-30 dakikalık bir oyun onun duygu dünyasını besler.
Onunla birlikte oynamaanız yani çocuklaşamnız hem onu mutlu eder hem de anne ve babasıyla verimli vakit geçirmiş olur.
Cabir(ra) anlatıyor: Resulullah sav ile bereaberdik. Derken yemeğe davet edildik. Giderken gördük ki Hüseyin çocuklarla birlikte yolda oynuyor. Hemen  Peygamber (sa) insanların önüne geçti. Sonra (Hüseyini kucaklamak için) kollarını açtı. Çocuk ise yakalanmamak şuraya buraya kaçamaya başladı. O esnada Resulullah (sa) çocukla gülüşüyordu. Niyhayet onu yakaladı ve bir elini çocuğun çenesinin altına diğe elini ensesine koydu. Çocuğa sarılarak öptü ve şöyle dedi; 'Hüseyin bendendir, bende ondanım. Kim onu severse Allah da onu sevsin. Hasan ile Hüseyin torunlardan iki torundur.'



İslam çocuk eğitimine çok büyük önem vermektedir. Çünkü her çocuk İslam için çokça kıymetlidir. Bizlerin yerini alacaklar belki de bizlerden kat be kat başarılı olacaklardır.
İslam çocuğun daha ana rahmine düşmeden önce onun ruhunu korumak adına önlemler almayı öğütlemiş ve temiz neslin ortaya çıkması için bir çok seçenek sunmuştur. Bizler çocuk eğitimi konusunda genelde batılı kaynaklara başvuruyoruz. Oysa ki Allah ve Rasulune danışsak, daha verimli sonuçlar elde edeceğiz.
 Çocuklar bize Alla'ın birer armağanı ve nimetidir.

Bizler çocukları eğitirken Peygamber sav'in metodunu örnek almalıyız. Anne ve baba olarak bizler çocuklarımız üzerind birer eğitimcileriz.  İslama göre başarılı bir eğitimcinin vasıfları vardır.
*Yumuşak  olmak, sertlikten uzak olmak
Bu bir çok anne için zor olan bir durum. Zira anneler üzerlerinde bulunan sorumlulukların ağırlığı sebebiyle gün boyu hem çok yorulluyor hemde tahammül süresi azalıyor. Öncelikle şunu söylemek isterim ki biz türk hanımlar olarak kendimizi ev işine yemeğe blaşığa çamaşıra vaktimizin hepsini veriyoruz. Hiç yapmayalım demiyorum fakat gü içinde bu dünalık işlere ayırdığımız vakitleri azltalım. Ev düzenimiz için bir program yapalım. Bu ev hanımlığı yoğunluğu hem evlatlarımıza vakit ayırmamaya hemde sırf düzenlediği ev dağıldı diye onları azarlamamıza kimi zamanda hırpalamamıza sebep oluyor.
Belki on yıl sonra bunlar için ah vah edeceksiniz keşke böyle yapmasaydım diye içten içe kendinizi yiyeceksiniz. Her ne kadar ben de becremesemde tavsiyem şu evlatlarımıza karşı yumuşak huylu olalım. Bakın çocuğun gelişim safhasında onlara göserdiğimiz her kaba söz, davranış onların ruhunda yaralar açıyor. Kimileri içe kapanık kimileri hırçın oluyor. İlerleyen yaşlarda bu sizin karşınıza eksi bir durum olarak çıkacaktır.
Resulullah sav Hz. Aişe'ye şöyle buyuruyor '' Ey Aişe! Yumuşak ol. Zira Allah  ehli beyte hayır istediği zaman, onlara yumuşaklığı gösterir. ''

Böyle maddeler halinde bir kaç tane eğitimcilerin vasıflarıyla alakalı konu yazacağım inşaAllah fırsat buldukça. Sözün özü çocuklarımıza merhametli olalım, onların bize birer emenet olduğunu zamanı gelince onları emanet sahibine teslim edeceğimizi unutmayalım inşaAllah
DOĞUM KONTROL HAPLARI
(ORAL KONTRASEPTİFLER) (OKS) 

Östrojen ve progestoron hormonu içeren haplardır. Esas etki mekanizmaları yumurtlamayı engellemeleri sayesinde gerçekleşir. 
Hapa adetin ilk 5 günü başlanabilir, mümkünse ilk günü başlanması o ay için de yüksek oranda korunma sağlar. 21 gün süreyle ara vermeden günde bir tablet alınır, 7 günlük arayı takiben tekrar hapa başlanır. Kullanan kişi ara verdiği 7 günlük dönemde adet görür. İlaç korunmaktan vazgeçene kadar 21 gün ilaç, 7 gün ara şeklinde kullanır. İlaç kullanılırken en önemli olay günlük tabletleri unutmamaktır çünkü unutulduğunda koruyuculuk etkinliği azalır.
İlaç bırakıldıktan kısa bir süre sonra kadın tekrar doğurganlık kapasitesine ulaşır.
Kimler Kullanmamalı:


  • Sigara kullananlar
  • Kan pıhtılaşma hastalıkları olanlar
  • Damar tıkanıklığı geçirenler
  • Kalp krizi geçirenler
  • Tromboflebit (damar iltihabı) geçiren ya da tromboflebit öyküsü olanlarda
  • Aktif karaciğer hastalığı olanlar
  • Meme kanseri olanlar
  • Ciddi kolesterol yüksekliği olanlar
  • Ciddi kontrol edilemeyen tansiyon yüksekliği olanlar
  • Nedeni henüz belirlenmemiş adet dışı kanaması olanlarda
Yan Etkileri:
  • Bulantı, kusma
  • Başağrısı
  • Memelerde hassasiyet
  • Adetler arası lekelenmeler
  • Akne
  • Depresyon
  • Kilo alımı
Damar tıkanıklığı riskinin artması (günümüzde kullanılan düşük doz haplarla risk çok azdır)
Migreni olanlarda ağrıları artırabilir.
Amenore (adet görmeme) gibi yan etkiler bazılarında görülebilir.
Doğum Kontrol Hapları İle İlgili Önemli Noktalar:
- Düşük yada kürtajlardan sonra doğum kontrol hapına başlamak için süre geçmesine gerek yoktur, hemen başlanabilir.
- Bütün sigara içenlerde önerilmezken özellikle 35 yaş üzerinde sigara içenler kesinlikle kullanmamalıdır.
- Hipertansiyon (yüksek tansiyon) hastalarında ilk seçenek değildir, ancak kullanılabilecek başka yöntem yoksa kullanılabilir. (Tansiyon yüksekliği kontrol altındaysa ve aşırı yüksek değilse)
- Daha önceki gebeliklerinde tansiyon yüksekliği öyküsü olanlarda şu an tansiyon yükekliği yoksa kullanılabilir. 

- Derin ven trombozu (damar tıkanıklığı) geçirmiş olanlarda asla kullanılmamalıdır.
- Kalp krizi öyküsü olanlar asla kullanmamalıdır.
- Serebrovasküler olay (beyin damarlarında tıkanıklık, inme) geçirenler asla kullanmamalıdır.
- Kolesterol yüksekliği aşırı derecede değilse OKS kullanılabilir.
- Migren hastaları fokal nörolojik semptomları (aura) yoksa kullanabilirler fakat auralı migrende kullanılmamalıdır.
- Epilepsi hastalığı OKS kullanmak için engel değildir
- Endometriozis hastaları kullanabilir, OKS’nin faydalı etkileri olabilir.
- Over kisti (yumurtalık kisti) olanlar kullanabilir, OKS’nin faydalı etkileri olabilir.
- Rahim ağzında iyi huylu lezyonları olanlar kullanabilir.
- Memede iyi huylu kist ve benzeri kitlesi olanlar kullanabilir, meme kanseri öyküsü olanlar kullanamaz.
- Myomu olan hastalar kullanabilir.
- Hipofiz adenomu (prolaktinoma) OKS kullanmaya engel değildir.
- Pelvik enfeksiyon geçirmiş hastalar kullanabilir.
- Diabet (şeker hastalığı) eğer böbrek, göz, damar gibi organlarda hasar yaratmamışsa OKS kullanmak için engel yaratmaz.
- Guatr (hipertroidi veya hipotroidi) OKS için engel teşkil etmez.
- Safra kesesi taşı OKS kullanmak için kesin engel teşkil etmemekle beraber, OKS bu taşları arttırabilir, dikkatli olmak gerekir.
- Siroz ve karaciğer tümörleri OKS için engel teşkil eder.
- Kansızlık (anemi), talasemi varlığında OKS kullanabilir. Orak hücreli anemide OKS kullanılabilir fakat ağrılı krizlere v.b neden olabilir.
- Rifampisin ve griseofulvin dışındaki antibiyotiklerin hemen hemen hepsi OKS ile etkileşime girmez ve kullananların ek korunma yapmasına gerek yoktur.
Doğum Kontrol Hapı Cinsel İsteğimi Azaltır Mı?
Doğum kontrol hapı kullanan çoğu kadının böyle bir şikayeti olmaz. Hatta doğum kontrol hapı ile çok güvenli korunduğunu bilerek ilişkiye girdikleri için kendilerini daha rahat ve daha iyi hissettiklerini söylerler. Çok az sayıda kadın ise doğum kontrol hapının cinsel isteğini (libido) azalttığını ifade eder.
Doğumdan Sonra Doğum Kontrol Hapı Kullanmaya Başlayabilir Miyim?

Doğumdan sonra bebeğini emziren anneler doğum kontrol haplarını 6 aya kadar kullanmamalılar. Doğum kontrol hapları süt miktarını azaltır.Doğumdan sonra bebek emzirmeyen anneler doğum kontrol hapını 3 hafta geçtikten sonra (doktor muayenesinde bir engel yoksa) kullanabilirler. Doğum kontrol hapı ile korunmak her kadına uygun değildir, sizin için uygun olup olmadığını doktorunuz değerlendirmelidir.
Doğum Kontrol Hapı İle Korunmak Ne Kadar Başarılıdır?
Haplar düzenli alındığında, unutulmadığında ve yeni kutuya vaktinde başlandığında başarı oranı yüzde 99′u bulur. Fakat haplar unuturlursa, düzensiz kullanılırsa bu oran %90′lara kadar düşebilir.
Gebelikten Koruma Dışındaki Faydaları:

  • Adetin düzenli olmasını sağlar.
  • Adet kanamasının miktarını azaltarak gereksiz kan kaybını önler.
  • Adet sancısı doğum kontrol hapı kullananlarda daha az görülür.
  • Endometrium (rahim iç tabakası) kanseri ve over (yumurtalık) kanseri daha az görülür.
  • Over kistleri ve memenin iyi huylu hastalıkları daha az görülür.
Doğum Kontrol Hapımı Almayı Unuttum , Ne Yapmalıyım?
Doğum kontrol haplarını her gün unutmadan üstelik her gün aynı saatte almak çok önemlidir. Hapların 1 paketini 3 hafta boyunca alıyorsunuz, özellikle ilk ve son hafta hapları günü gününe almanız daha da önemlidir.

Eğer sadece 1 hap almayı unutursanız ve bunun üzerinden 24 saatten fazla süre geçmemişse hatırlar hatırlamaz o unuttuğunuz hapı almalısınız ve sonraki günlerin haplarını da her zaman aldığınız saatlerde alarak haplara devam edebilirsiniz. (Örneğin salı günü alacağınız hapı unutmuşsanız bu hapı hatırlar hatırlamaz alın, çarşamba gününün hapını her zamanhap aldığınız saatte alın ve sonraki günler de yine normal saatlerde hapları alarak devam edin.) Tek 1 hap unutulan durumlarda (24 saatten fazla gecikme olmadan hatırlayıp alırsanız) ek korunma yöntemine gerek yoktur.
 

Eğer 2 gün yada daha fazla hap almayı unutmuşsanız bu durumda doğum kopntrol yönteminin koruma etkisi geçmiş olabilir ve 7 gün boyunca ek bir korunma yöntemi de ekleyerek (prezervatif gibi) hapları birer birer almaya devam etmelisiniz. Adetiniz gecikirse gebelik testi yapmanız gerekir.

Doğum Kontrol Hapını Bıraktıktan Ne Kadar Sonra Gebe Kalabilirim? Ara Vermeden Gebe Kalırsam Bebeğe Zararı Olur mu?
Doğum kontrol hapını kestiğiniz andan itibaren gebe kalma yeteneğinizi hemen geri kazanırsınız, belli bir süre geçmesi gerekmez.
Hapları kestikten hemen sonra gebe kalmanızın da bebeğe herhangi bir zararı olmaz. Gebe kalmak için ara vermenize, belli bir süre geçsin diye beklemenize gerek yoktur.
Gebelikte Folik Asit Kullanımı
Bilindiği gibi folik asit (folbiol, folic plus vb. ilaçlar) her hamile bayan için rutin olarak önerilen bir vitamindir. Folik asit B grubu vitaminlerden birisidir. Vitamin B9, vitamin Bc, folic acid, folacin, folasin folik asitin diğer isimleridir. Folik asit yeşil sebzelerde, mercimekte, ıspanakta, cevizde, fındıkta, fıstıkta, karaciğerde, yumurta sarısında, kuru fasülyede, baklagillerde ,ayçekirdeğinde bol bulunur. Ancak sadece bu besinlerin alınması hamilelik döneminde bebekteki anomali riskini azaltmak için yeterli olmaz, mutlaka ilaç şeklinde alınması gerekir.

Hamilelikte folik asitin önemi:
Folik asitin hamilelikte önerilmesinin nedeni bu vitamini kullanmayanlarda kullananlara göre bebekte bazı anomalilerin daha fazla görülmesidir. Bu anomaliler
nöral tüp defekti denilen (halk arasında bebeğin sırtında açıklık şeklinde ifade edilir) spina bifida, anensefali gibi anomalilerdir.


Folik asit kullanmaya ne zaman başlamalı?
Folik asitten maksimum fayda sağlamak için gebe kalındığında değil gebelikten 3 ay önce başlanması gerekir. Ne zaman hamile kalınacağı kesin bilinemeyeceği için hamilelik planlayan herkesin o andan itibaren folik asit kullanmaya başlaması gerekir. 3 ayda hamilelik oluşmasa bile daha uzun süre kullanılmasında bir sakınca olmaz.

Folik asit ne zamana kadar kullanılmalı? Ne zaman bırakılmalı?



Folik asit kullanımı hamileliğin 3. ayı (12. haftası) bitene kadar sürmelidir. Arada bazı günlerde nadiren unutulmasI bir probleme sebep olmaz ancak unutmadan her gün doktorunuzun tavsiye ettiği dozda kullanmakta fayda vardır.

Folik asit ne kadar (günde kaç miligram ve kaç kere) kullanılmalı?
Her gün 0.4 mg (miligram) yani 400 mcg (mikrogram) folik asit alınması önerilir.
Daha önce nöral tüp defekti anomalisi olan bebek doğuran ve risk grubunda olan kişiler için (epilepsi ilacı kullananlar, insülin kullanan diabetikler) bu doz on katı yani günde 4 mg (4000 mcg) olmalıdır.


İlacın günde kaç kere alınacağı markasına, ticari formuna göre değişebilir, bunu doktorunuz size tarif edecektir. bazı folik asit ilaçları günde bir kere, bazıları günde 3 kere veya daha farklı alınabilir. Önemli olan ilacın günlük alınan toplam dozudur.
NASIL KOLAY (ERKEN) HAMİLE KALABİLİRİM?

Hamile kalmayı kolaylaştırmak için nelere dikkat edilmesi gerekir? Gebe kalmayı hızlandırmak için uygulanabilecek yöntemler nelerdir? Gebe kalabilmek için neler yapılmalı? Hamile kalabilmek için uygun pozisyonlar nedir? gibi sorular özellikle bir an önce gebe kalmayı isteyen veya bir süre denemelerine rağmen gebelik elde edemeyen çiftlerin merak ettikleri sorulardır.

Şimdi ilk önce şunu belirtmek gerekir ki, on iki ay boyunca düzenli ilişkiye rağmen gebelik oluşmaması (35 yaş üzerinde 6 ayda hamilelik oluşmaması) durumunda kısırlık yani infertilite durumundan söz edilir ve bu durumlarda sadece burada bahsedilen önerileri uygulamak vakit kaybına, bunun sonucu olarak da gerekli tedavilerin zorlaşmasına neden olabilir. Bu nedenle kısırlık (infertilite) durumu olan hastalar bunun sebebinin araştırılması ve
tedavisi için doktora başvurmalılar, burada anlatılan ve doktorlarının önerdiği kolaylaştırıcı faktörlere de dikkat etmeliler. Kısırlık durumu söz konusu olmayan, korunmasız ilişki süresi 1 yıldan kısa olan çiftler sadece gebeliği kolaylaştıran önerilerle kendi kendilerine hamile kalmayı deneyebilirler ve 1 yıl sonunda hamilelik oluşmazsa doktorlarına başvurabilirler. 35 yaş üzerinde bu süre 6 aydır çünkü bu yaşlarda geçen her 6 ay bile over rezervi ve hormonal durum açısından önemlidir, vakit geçirmeden hamilelik tedavisi için doktora başvurmak gerekir.

Hamile kalmak için dikkat edilmesi gereken öneriler:
- Öncelikle yumurtlama dönemine yakın zamanlarda ilişkiye girmeye özen göstermek gereklidir.
Haftada 2 veya 3 kere düzenli cinsel ilişki hamilelik şansını arttırmak için yeterlidir. Her gün ilişki olması şansı daha fazla arttırmaz çünkü sperm 3 gün yaşayabilmektedir. Hatta her gün ilişki olması özellikle sperm sayısı az olan erkeklerde spermlerin yeterince birikmeden erkeğin boşalmasını sağlar, bunun yerine 2-3 gün spermlerin birikerek çok sayıda ve hareketli spermlerle ilişkiye girilmesi daha faydalıdır.
- İlişkide erkeğin hemen dışarı çıkmadan tamamen vajinanın içerisine boşalması gerekir. Kadının da ilişki sonrasında hiç ayağa kalkmadan sırt üstü 15 dakika yatması gerekir. Hemen ayağa kalkmak veya tuvalete gitmek spermlerin dışarı akmasına neden olabilir, bu da gebelik şansını azaltır. Kadın sırt üstü yatarken de dışarıya bir miktar sperm akabilir, bu normaldir ve hiçbir önemi yoktur, bu sırada içeride kalan spermler gebelik için fazlasıyla yeterlidir.
- İlişkiye girilen pozisyon önemli değildir, önemli olan erkeğin içeriye boşalması ve kadının ilişki sonrası 15 dakika sırt üstü yatmasıdır. Gebelik şansını arttıran seks pozisyonları yoktur.
- Vajinanın içerisinin hiçbir zaman yıkanmaması gerekir.
- İlişkide kayganlaştırıcı mümkünse kullanılmamalıdır, kullanılacaksa da özellikle bu amaçla üretilmiş olan su bazlı kayganlaştırıcıları kullanmak gerekir. Bu amaç için üretilmemiş krem, yağ vb. kullanılmamalıdır.
-
Sigara ve alkol, uyuşturucu gibi maddelerden uzak durmalısınız. Bunlar hamile kalma potansiyelini kötü etkileyen faktörlerdir.
- Aşırı kilonuz varsa bunları vermek, diyet ve egzersiz yapmak faydalı olacaktır.
- Hamile kalmayı kolaylaştıran herhangi bir yiyecek veya içecek, bitkisel çay vb. yoktur. Bu tür bitkisel suların, (soğan suyu, soğan kürü) hamilelik açısından bir faydası yoktur.
- Stresten uzak durmalısınız.
- Hamile kalmayı kolaylaştırmak için çiftlerin evde kendi kendilerine kullanabilecekleri ilaçlar yoktur. Hamile kalmayı kolaylaştıran ilaçlar ancak kısırlık teşhisi konulan hastalarda doktor gözetiminde kullanılırlar, doktor denetimi dışında kullanmaları çok sakıncalıdır.
- Gebelik için kullanılan vitaminler (folik asit ve multivitaminler) veya demir (kan) hapları hamile kalmayı kolaylaştırmaz. Hamile kalmayı planlayan her kadının folik asit kullanmaya başlaması gerekir ancak bu hamileliği kolaylaştırmak için değil bebekte bazı özürleri önlemek içindir.
- Başka hastalıkları için kullandığınız bazı ilaçlar da gebe kalmayı zorlaştırıcı etkiler yapabilir, bu tür ilaçlar kullanıyorsanız kendi kendinize kesmeden önce bu tür bir etkisi var mı diye mutlaka doktorunuza danışmalısınız.
- Kadının hamile kalma şansının en yüksek olduğu yaşlar 20-30 yaş arasıdır. Erkekte yaş kadın kadar önemli değildir. Kadında özellikle 35 yaşından sonra hamile kalma şansı (over rezervi) azalmaya başlar.
Gebelik Haftasının Önden Gitmesi Nedir?
Gebelik haftasının önden gitmesi demek, ultrasonla bakıldığında bebeğin gelişimi ile annenin belirttiği son adet tarihi arasındaki uyumsuzluğa atıf yapmaktadır. Aynı zamanda annenin belirttiği değerler ile bebeğin gelişimi arasında, olmaması gereken bir fark bulunması halidir. Ancak bebeğin gelişiminde bir sorun olduğunu düşünmeden önce doktor tarafından daha detaylı tetkiklerin yapılması ve bunun yanında annenin sunduğu bilgilerin doğrulanması gerekmektedir.

Günümüzde bir çok önden gitme olaylarında, anne ya son adetini yanlış şekilde hesaplamaktadır ya da birden fazla yumurtlama gerçekleşmektedir ve anne bunun farkında olamamıştır. Bu yüzden her önden gitme vakasında telaş yapmamak, bu konuda doktorunuz ile birlikte problemin kaynağını irdelemek gerekmektedir.

Bugün, doktorlar özellikle 6-7-8’inci haftalarda gerçekleştirdikleri ultrason değerlendirmeleri ile bebeğin gerçek yaşının hesaplamasını yapabiliyorlar. Pek çok durumda 3 haftalık bir süreye kadar bebeğin önde gitmesi herhangi bir soruna işaret etmemektedir.


Gebelik Haftasının Çok Önde Gitmesi Bir Sorun mudur?

Gebelikte, ilk haftalarda bebeğin 3 haftadan daha az önde gitmesi herhangi bir soruna işaret etmemektedir. Fakat 3 haftadan daha fazla ileride olma, bebek iriliğine işaret edebilmektedir ve bu durum annede şeker hastalığı gibi gebelikte istenmeyen rahatsızlıkların varlığını gösterebilmektedir. Yani gebelik haftasının önden gittiği süreye göre gerekli tetkiklerin yapılması, sorunlara karşı önceden önlem alabilmeye imkan tanımaktadır.

Bazen gebeliğin ilerleyen haftalarında da bu sorunla karşılaşmak mümkün ve bu durum düşük riski, erken doğum gibi istenmeyen haller ile karşılaşmaya yol açabiliyor. Çünkü bebeğin ilerleyen haftalarda önde gitmesi, daha erken bir sürede aşağı inmeye başlamasına sebep olabilir ve bu da hem zihinsel hem de fiziksel gelişimi için sorunlara sebep olabilir. Doktorun bu konuda anne ile uyumlu bir şekilde çalışması olası problemlerin üstesinden gelinmesinde ciddi bir önem arz etmektedir.


Doğum Hangi Tarihe Göre Yapılacak?
Bazen annelerin kendi hesapladıkları haftalar ve doktorun hesapladığı haftalar arasında fark bulunması, anne adaylarının tedirginliğe sahip olmasına neden oluyor. Zira pek çok anne bilhassa sezaryen doğum için çok erken bir tarih belirlenmesine şüphe ile yaklaşıyor ve bebeğinin bir iki hafta daha içeride durması gerektiğini düşünüyor.

Ancak doktorlar bu konudaki kararı sadece son ultrasona bakarak vermiyorlar ve ilk haftalardan itibaren düzenli çekilen ultrasonlar arasındaki bağlantı inceleniyor ve bebeğin gelişiminin tamam olduğu düşünüldüğünde sezaryene karar veriliyor. Son senelerde sezaryen doğum oranlarının artış göstermesi nedeniyle anneler ve doktorlar arasındaki bu çatışma da daha fazla belli olmaya başladı.

Fakat doktor bebeğin normal yollardan doğumunda bir sakınca görmezse bebek doğum sancıları gelene kadar bekleyebilir ve normal bir doğum sürecine dahil olabilir. Bu kararı doktorun vermesi ve ailenin de elbette doğru bilgileri doktora sağlaması gerekiyor.

1 ) Hamileyken Adet Görülür Mü?

Bu soruya cevap verirken, hem evet hem de hayır diyebiliriz. Bir çok kadın, normal olarak en son âdetini görür ve daha sonra yumurtlaması ile beraber gebe kalarak, adet olmaya son verir. Bazı kadınlarda ise, bu durum tam tersine gerçekleşir. Kısacası, kadın yumurtlaması gerçekleşip hamile olduğu zaman dahi, adet olmaya devam edebilir. Bu durum, hamileyken adet olmanın istisnai bir durumudur.
Aslında hamile olunduğu zaman, regl olmak denildiğinde her ay düzenli bir adet olmasını beklemeyiniz. Bu bir nevi kanama olarak kabul edilir. Kısacası bu durum, hamilelik döneminin bazı aylarında görülebilir veya bütün hamilelik dönemi içerisinde bir iki defa da görünmüş olabilir. Pek çok kadın, bu neden yüzünden dengesiz regl olduğunu düşünüyor ve hamile olmadığını düşündüğünden dolayı da bu gerçek ile çok geç yüzleşiyor. Daha çok genetik olan bu durumu, ailenizde yaşayan kadınların bulunması halinde, sizlerin de bu durum ile karşılaşma ihtimaliniz artabilir. Bu nedenden dolayı, her zaman istenmeyen hamilelikler için tedbirlerinizi almayı ve regl olsanız dahi, korunmasız ilişkiler yaşamanız halinde hamilelik şüphesini göz ardı etmeyiniz.

2 ) Hamileyken adet görme nasıl olur?
Üstüne Adet Görme Nasıl Olur? Hamile olmayı isteyen veya hamile olmaktan korkan kadınlar, bazen düzensiz bir adet yaşadıkları zaman hamile oldukları endişesine kapıldıkları gibi, bazen de hamile olmalarına rağmen meydana gelen bir kanamayı normal adet, yani “period” zannederek, dikkate almamaktadırlar.  “Üstüne adet görme” , “üste adet görme” “üste regl olma” ifadeleri, kadınlar arasında çok fazla kullanılan ve hamile oldukları halde adet görmeye devam etmelerini belirten bir terimdir. Hamile olmayı istemeyen çok fazla sayıda ki kadın, yaşadıkları düzensiz bir adet sonrası endişelenerek, hatta paniğe kapılarak “hamile olma korkusunu” yaşamaktadırlar.   
  3 ) Peki hamile  kadın adet görür mü? Regl olur mu?
Elbette ki olmaz. Pek çok sayı da ki kadın, hamile oldukları halde, hamilelik ile alakalı meydana gelen kanamaları (implantasyon –yerleşme kanaması, düşük tehlikesi kanaması, servikal enfeksiyon,yara ile alakalı olan kanama, plasenta yerleşim durumu ile alakalı olan kanamalar  gibi) adet olarak algılayarak, hamileliklerinin farkına varmamaktadırlar. Hatta bir bölümü, karınlarında olan büyüme veya bebek hareketleri ile hamileliklerinin ancak farkına varırlar. “Üstüne görme” veya “üste görme” olarak ifade edilen bu durumda ki kanamanın yapısı, genel olarak  farklıdır.Daha çok beklenen ve olması beklenen günde olmayıp rengi değişik (daha koyu ve siyaha yakın) ve miktarı da bir önceki adetlerine göre farklıdır. Dikkatli olan bir kadının, genelde bu anormal kanamayı ve aradaki farkı fark etmemesi zordur. Bu nedenden dolayı, bütün anormal ve olması gerekenden farklı kanamalarda hamilelik şüphesi olabilmeli ve bir hamilelik testinin yapılması gerekmektedir. Test yapılmayacaksa da, bir jinekolog tarafından muayene edilmesi gerekir.
Bütün yaşanan adet gecikmelerinde ve anormal adet kanamalarında  hamilelik olasılığı da olabileceğinden dolayı, hamilelik testi yapın ve bir şüphe duymanız halinde, muhakkak bir jinekolog ile görüşün. 

4 ) Son Olarak
Özetleyecek olur isek, görülen her kanama adet kanaması demek değildir. Hamilelikte de bazı sebeplerden dolayı kanamalar meydana gelebilir. Ancak bunlar adet kanaması değildir. Hatta hamile olmayan kişilerde de görülen her kanama adet kanaması değildir. Mesela, hamile veya hamile olmayan bir kadında rahim ağzında meydana gelen bir hastalık ile alakalı olan kanama meydana gelebilir, ancak bu kanama da, adet kanaması değildir.